Diyarbakır’da fırın işçisi: Biz kim denize gitmek kim
DİYARBAKIR – Diyarbakır’da çalışan fırın işçilerini 3 talebi var:
-Çalışma saatlerimiz haftada 45 saati geçmeyecek şekilde düzenlensin.
-Haftanın bir günü tatil günü olarak belirlensin. Özel günlerde (Bayramlar, yas günleri vb.) izin hakkımız sağlansın. Yanı sıra yılda en az 24 gün yıllık izin hakkımız sağlansın.
-Yasadışı bir biçimde sigortasız işçi çalıştıran fırınlar denetlensin, cezai işlem uygulansın. Sigortasız çalışan tüm arkadaşlarımızın sigorta girişleri yapılsın.
Karşılanması zor talepler değil. Üstelik talepler anayasal hakları.
Diyarbakır’daki fırın işçileri, bu hakları elde etmek için bir süredir seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Dernekten ve işverenden olumlu karşılık alamayınca, iş bırakma haklarını kullanmaya karar verdiler. Bu karar karşılık buldu ve kimi işverenler, çalışanlarına sigortalı çalıştırma sözü verdi.
DAĞKAPI’DA EYLEM
Dağkapı Şeyh Said Meydanı’nda yapılan eyleme katılım, denildiğine göre bu yüzden azdı.
DİSK Gıda-İş Sendikası Genel Sekreteri Ufuktan Öden’in de destek verdiği eylemde açıklamayı Gıda İş Sendikası Fırın İşçileri Komisyonu üyesi Mehmet Sadık Ezgin okudu.
Talepler, yukarıda da ifade edildiği gibi oldukça basit ve netti. Haklarını alıncaya kadar direneceklerini ise Ezgin’in ses tonu oldukça net bir şekilde ifade etti. Ezgin, işverenler ile bir toplantı yapacaklarını, bundan sonraki süreci bu toplantıda alınacak kararların belirleyeceğini de söyledi.
45 YILDA SADECE 1 AY SİGORTALI ÇALIŞTI
Açıklama bittikten sonra fırın işçileri ile konuşma imkanı bulduk.
Veysel Börü 58 yaşında ve yaklaşık 45 yıldır fırın işçisi olarak çalışıyor. İpince ve muhtemelen çalışma koşullarının ağırlığından erken yaşlanmış bir adam Börü. “Sigortam olsa şimdi iki defa emekli olmuştum” diyor. Dediğine göre 1990’lı yıllarda bir ay sigortalı çalışmış. Bir daha ne zaman ağzını açsa işverenin gerekçeleriyle karşılaşmış ve sigortalı çalışma şansı bulamamış.
Hastalanınca doktora nasıl gidiyor? Bu soruya “Eşimin sigortası var” diye karşılık veriyor. Şükürle ifade ediyor bu olanağı. Börü’nün durumu, Türkiye’de yüz binlerce kişinin bu şekilde yaşadığını hatırlatıyor.
Bugüne kadar bu koşullarda çalışmış ama artık günde sadece 8 saat çalışmak istiyor. Haftanın 1 günü izin yapmak, yas gibi özel durumlarda izin kullanmak ve her çalışan gibi yıllık izninin olmasını istiyor.
‘İŞVEREN AKRABALARINI SİGORTALI GÖSTERİYOR’
45 yıl bekledikten sonra insan neden haklarının peşine düşer? 1988’den bu yana fırın işçisi olarak çalışan Ali Demir’in yaşadığı sağlık sorunları bu soruya cevap veriyor aslında. Hastalık gibi özel zamanlar dışında şafaktan önce işbaşı yapan ve gece geç saatlere kadar 7/24 çalışan Ali Demir’in dizinde menisküs, omuriliğinde sıkıntılar baş göstermiş. Doktor, sürekli ayakta çalışanlarda benzer hastalıkların oluştuğunu söylemiş Ali Demir’e. Dizinden ameliyat olması gerekiyor ancak şimdilik erteliyor ameliyatı. Şifacıların yöntemleriyle iyileşmeye, ayakta durmaya çalışıyor.
Ali Demir, birçok arkadaşının benzer sıkıntılar yaşadığını da belirterek, “Fırıncılıktan şimdilik uzak kaldım ama arkadaşlarımın hakları için eyleme katıldım” diyor. Bu kararlılık, fırın işçilerinin haklarının yenmesine “Artık yeter” dediğine işaret ediyor.
Ali Demir, şunu da ekliyor: “Fırın sahipleri işçileri sigortalı çalıştırmalı. Ama bakıyorsun sigortalı olanlar işverenin oğlu, eşi, akrabası. İşçi ise sigortasız çalışıyor. Denetim yapılmadığı için durum böyle.”
DİYARBAKIR EKMEĞİ ERMENİ USTALARIN MİRASI
Babası Ali Demir’i fırıncıya çırak verdiğinde, “Fırıncılık altın bileziktir, hiç işsiz kalmazsın” demiş. Demir, “Babam doğru söylüyordu, o zamanlar fırıncılar bir memurdan daha çok para kazanıyordu. İyi usta olunca hiç işsiz de kalmıyorsun. Ama şimdi öyle değil, altın bilezik, naylon bilezik oldu” diyor.
Ali Demir, “Hiç yıllık izin kullandın mı?” sorusuna, “Nerdeee? Biz kim yıllık izin kullanmak kim?” diye cevap veriyor.
Diyarbakır ekmeği, Türkiye’de yapılan en güzel, lezzetli ekmeklerdendir. Bunun sırrını soruyorum Ali Demir’e. “Diyarbakır ekmeği dediğimiz aslında Ermenilerin ekmeğidir. Ustalarımız zamanında onlardan öğrendiler ekmek yapmayı. Biz de o ekmek yapma geleneğini sürdürüyoruz. Biz mesela İstanbul’a gitsek, bir fırında çalışsak her ekmeği yapabiliriz. Ama İstanbul’dan gelen biri Diyarbakır ekmeğini kolay kolay yapamaz” diyor Demir.
Diyarbakır ekmeği, Ermeni ekmek ustalarından kalan bir miras. Bunu hakkaniyetli hangi ekmek ustasına sorsanız teyit edecektir.
Sonra meydandaki Hürriyet çay bahçesinde çay içtik işçilerle birlikte. Hararetli bir tartışma yürütüyorlardı. Türkiye’deki en güzel ekmeklerinden birini üretiyorlardı. Fakat haftada bir gün olsun izin yapamıyorlardı. Sigortaları yoktu. Yıllık izin kullanıp denize gitmek mi? “Nerdeee?”